B1 = HIRVATİSTAN

Turnuvadan önce bütün maçları izlemek adına ortaklarımızla birbirimizi gazlarken, ‘Hepsini izleyeceğiz! Hatta Avusturya-Polonya maçını bile!’ şeklinde bir cümle kurduğumu hatırlıyorum. Zaten normalde hiçbir maçı kaçırmayan tanıdıklarım ise bu sefer ‘bilgisayar başından’ izlemeye karar vermişlerdi. Sanırım hemen hepimiz şaşıp kaldık sahadaki oyuna.

Maçın ilk üçte birlik bölümünde Avusturya’nın mükemmel futbolu vardı. Ümit Korkmaz Türk insanını bir kez daha bir şeyleri sorgulamak üzere düşündürdü. İki top yapmayı dahi beceremeyen Polonya’nın kalecisi Boruc’a güvenmekten başka çaresi yoktu ve o da üzerine düşeni fazlasıyla yaptı. ‘Futbolun adaleti’ denen şey otuzuncu dakikada kendisini gösterdi ve maçın adamı Guerreiro golünü attı. Bundan sonra ise Avusturya kaderini kabullendi ve turnuvadan elenmek üzere olduğunun bilincinde olarak Polonya’nın ikinci golü aramasına müsade etti. İkinci yarının büyük bir bölümü de aynı şeyler olunca ev sahipsiz bir turnuva izlemeye alıştırdık kendimizi.

Sorsanız aklıma gelmeyeceğine eminim böyle bir olayın; sanırım ilk kez serbest vuruş öncesi itişmesi bir takıma pahalıya patladı. Hakem atışı tekrar ettirdi ve uslanmayan Polonya defansı duraklama dakikalarında penaltı yaptırdı. Gol kaçınılmazdı ve Slaven Bilic’in oyuncuları B grubunu lider olarak tamamlamayı garantiledi bu sonuçla.

Hiç yorum yok: