Şampiyon İspanya!



31 maçlık nefes kesen serüven sona erdi. Müthiş sayılamayacak bir finali kazanan İspanya hakkıyla gülen taraf oldu.

Maçın başından sonuna kadar oynanan futbol aslında iki takımın da tüm turnuva boyuncaki halini özetliyordu. İspanya makine kıvamındaki orta sahası ile, 'ince gören' pasörleriyle, yetenekli forvetleriyle ve süper defansı ile maça hakim olan taraftı. Almanlar ise kendi standartlarının epey altında kalan futbolcularla bu sefer disiplinden de yoksun bir şekilde 90 dakikanın bitinimi bekliyor gibiydi. Hemen her maçın kaderi olan son dakika saldırmaları ise bu durumu değiştiremedi.

Iniesta bence bu turnuvanın yıldızlarından. Nefis paslar atıyor, gol pozisyonlarına giriyor ve takımını taşıyor. Tabi ki yanında Silva, Xavi, Senna ve Capdevilla'nın ondan eksiği olmadığı için İspanya şampiyon oldu. Torres ise durdu, durdu ve güzel bir golle takımına kupayı getirdi. Gruplardan çıktıktan sonra gol yemeyen Casillas da hem iyi bir kaleci olarak, hem de iyi bir kaptan olarak görevini fazlasıyla yerine getirdi.


Turnuva boyunca bolca çirkeflik yapan Metzelder kendini fazla kaptırıp defanstaki arkadaşlarını zor durumda bıraktı. Ballack elinden kayıp giden kupaya müdahale edemeyince rakiplerine müdahale etti. Diğerleri de maçı seyrettiler. Turnuvanın en iyilerinden olan Schwansteiger ise bu sefer takımını sırtlayan adam olamadı.


Kupa töreni alışılageldik olmamakla beraber Casillas'ın en tepeye çıkıp öyle kaldırması hoştu. Ramos'un üzerindeki Puerta tişörtü de ziyadesiyle duygulandırıcıydı.




Bütün bunlar yaşandı ve bu nefis turnuva böyle güzel bir atmosferde son buldu. Bize de futboldaki yeni devrim olan hücum futbolunu ilerleyen yıllarda zevkle takip etmek düşüyor...

Hiç yorum yok: